VALİ BARUŞ ÖĞRETMEN ADAYLARIYLA BİR ARAYA GELDİ
03.03.2016
Bolu Valisi Aydın Baruş, ‘Aday Öğretmen Yetiştirme Süreci’ olarak tanımlanan ve bu yıl ilk kez uygulamaya konulan uygulama ile eğitimlerine başlanan aday öğretmenlerin toplantısına katıldı. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından başlatılan Aday Öğretmen Yetiştirme uygulamasının yararlı olacağını belirten Vali Baruş, aday öğretmenlere çeşitli tavsiyelerde bulundu.
Bolu Ticaret ve Sanayi Odası'nda düzenlenen aday öğretmen eğitim toplantısına Bolu Valisi Aydın Baruş, İl Milli Eğitim Müdürü İbrahim Çavuşoğlu, şube müdürleri, okul müdürleri ile aday öğretmenler katıldı.
Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunması ile başlayan toplantıda ilk konuşmayı yapan İl Milli Eğitim Müdürü İbrahim Çavuşoğlu, aday öğretmenlere hayırlı olsun temennisinde bulunarak "Aramıza hoş geldiniz. Bu eğitimlerinizin ardından bu yılın Eylül Ayı'nda tam anlamıyla öğretmen olacaksınız. Diğer taraftan eğitim süresince her hafta bir gün sizlerle buluşarak ilimizi gezeceğiz ve ilimizi de tanıyacağız" dedi.
Öğretmen adaylarına, "Mesleklerin içindeki en güzel olanöğretmenlik mesleğine adım attınız. Hepinize hayırlı olsun, Allah mahcup etmesin diyorum" diyerek konuşmasına başlayan Vali Baruş, "Aday Öğretmen Yetiştirme Süreci’Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Türkiye’de ilk defa uygulamaya konulan bir süreç. Çok yararlı olacağını düşünüyoruz. Hepinize hayırlı olsun. Her işe başlayış, her mesleğe başlayış yeni bir heyecandır. Bu heyecanı o kurumda çalıştığınız sürece devam ettirmeniz gerekir. İnsan bir mesleği başladığı gibi bitirmemelidir. Her geçen gün salip olduğu özelliklerin üzerine bir şeyler katarak ve topluma daha fazla şeyler vererek kendini yetiştirmelidir. Öncelikle, memurluk yani kamu görevi ciddi bir sorumluluk gerektiren bir görevdir. Sizler de artık devlet memuru olarak çok önemli bir kamu görevini yerine getireceksiniz. Kamu görevlileri olarak bizlere verilen her sorumluluk her yetki milletimizin bizlere emanetidir. Bu emanetin konusu insan olunca bu sorumluluk bir kat daha artar ki sizin emanetiniz de insan. Sizlere emanet edilen gelecek nesillerimiz, çocuklarımız. O zaman sizin sorumluluğunuz diğer memurlardan daha büyük bir sorumluluk ve bu sorumluluğu yerine getirerek size emanet edilen nesillere çok şey katacağınıza, gelecekte onların bu toplumun birer yıldız ferdi olarak yetişeceklerine inanıyorum" şeklinde konuştu.
"GELECEĞİ ÖĞRETMENLERİMİZLE İNŞA EDECEĞİZ"
Büyük medeniyet olmanın kaynağının insana verilen önemle belirlendiğini ifade eden Vali Baruş, "İnsanlık tarihi bir medeniyetler yarışıdır. Her toplum bu yarışta öne çıkmak için çabalar. Dünya üzerinde bir topluma, bir ülkeye ait isek, bir toprak üzerinde yaşıyorsak o vatan toprağı üzerinde onurla yaşamak için büyük bir medeniyetin ferdi olmak durumundayız. Yoksa mevcudiyetini başkalarına borçlu, başka ülkeler karşısında boyun eğen, başkalarının kararlarına uyan bir ülkenin ferdi olarak yaşamak onur kırıcı bir davranıştır. Büyük medeniyet olmayı sağlayan yegane kaynak ise insandır. İnsanı iradeli, güçlü olmayan, insan kaynağını iyi kullanmayan ülkeler başka ülkelerinboyunduruğu altında yaşamaya mahkumdur. Bugün dünyada bir çok doğal zenginliği, petrolü olan ülkeler var ama insanlarına mutlu bir hayat veremiyorlar. Savaşlar içerisinde bocalayıp duruyorlar. Bunun sebebi ise insanını iyi yetiştirmemektir. Geleceğe ilişkin umutları olmayan insanların, birbirine karşı hoşgörüyü, sevgiyi geliştirememiş, toplumların oluşturduğu ülkeler maalesef bugün savaşların içinde acı çekiyorlar. Kaynak insansa bu insanı inşa eden mühendisler o toplumun en önemli insanlarıdır. Bu mühendisler sizlersiniz. Mühendisler şehir inşa edebilir, mimarlar şehirler planlayabilir ama onları yapacak olanları yetiştirecek sizler olacaksınız. Hem maddi bakımdan hem manevi bakımdan geleceği inşa edeceksek bunu öğretmenlerimiz vasıtasıyla yapabiliriz. Ünlü düşünür Sokrat der ki "Dünyada her şeye kıymet biçilebilir ama öğretmenin eserine kıymet biçilemez" Yani sizler insan mühendisi olacağınız için, ülkemizin gelişmesinde her bir yönünde katkı sağlayacak bireyler yetiştireceğiniz için sizin değeriniz hiçbir kıymetle ölçülemez. Gazi Mustafa Kemal Atatürk de millet olma yönünde öğretmenlerin rolünü ifade ederken, " Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet, henüz bir millet adını alma yeteneğini kazanamamıştır" der." ifadelerini kullandı.
ÖĞRETMEN ADAYLARINA TAVSİYELERDE BULUNDU
Konuşmasının devamında öğretmen adaylarına tavsiyelerde bulunan Bolu Valisi Aydın Baruş sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Eğitimin temel amacı geleceği inşa etmektir. Geleceği inşa ederken dünü bugüne ve bu günü de geleceğe bağlamalıyız. Geçmişinin bilmeyen, hangi değerlere sahip olduğununun farkında olmayan, geçmişi ile barışık olmayan toplumlar geleceğe yönelik sağlam adımlar atamazlar. Geçmişinden kopmuş, geçmişini inkar eden, geçmişini kötüleyen, toplumunlar bugüne ve yarına da güvenle bakamazlar. Ayağınız çok sağlam köklere basacak ki geleceğe yönelik sağlam adımlar atın. Eğitimin temel amaçlarından birisi de geçmişle geleceğinizin bağlarını iyi kurmaktır. Bir de tabi ki toplumumuzun mutlu bir toplum olması için gelecekte başarılı, hayat mücadelesinde ayakları üzerinde duran ve aynı zamanda mutluolabilen nesiller yetiştirmek gerekir. İşte burada eğitimin iki unsurunun öne çıktığını görüyoruz. Biri maddi hedefler bir de manevi hedefler. Hem vücudu eğiteceksiniz hem ruhu eğiteceksiniz. Bildiğiniz gibi bugün dünya çok yoğun bir rekabet içerisinde. Ülke içerisinde de büyük bir rekabet var. Sizlerde bu rekabette yer alarak binlerce kişi arasından geldiniz. İşte eğitimin maddi hedeflerinden birisi derslerde ve sınavlarda başarılı öğrenciler yetiştirmek.
MANEVİ DEĞERLERİN ÖNEMİ
Fiziksel olarak diğer sağlıklı, çok yönlü yetenek sahibi, mesleki özelliği kazanmış nesiller yetiştirmek de maddi hedeflerdir. Bu maddi hedeflerin yanında manevi değerler de vardır. Bu hedefler olmazsa yetiştirdiğiniz nesiller gelecekte mutluluğu yakalayamaz, yol alamazlar. İnsan sadece fiziksel bir varlık değildir. İnsan ruhunu tatmin edemediği zaman, ruhunu doyuramadığı zaman çok büyük boşluklar içine giriyor, buhrana sürükleniyor. Bunun en iyi örneklerini de gelişmiş sanayi toplumlarında bugün görüyoruz. Birlikte çalıştığınız nesillerde ruh ve kişilik değişimine neden olmalısınız. Yani bu değişime ivme kazandırmalısınız. Ailelerle birlikte, toplumun diğer unsurlarıyla birlikte bu çabayı sergilemeliyiz. Çocuklarımızda içe dönük bir değişim ortaya çıkarmalıyız. Duygularında, düşüncelerinde, davranışlarında, ahlak anlayışlarında, gelenek anlayışlarında ciddi bir değişime neden olmalıyız. İnsanın insan olması için kendini iyi tanıması, yeteneklerini iyi bilmesi gerekiyor ve buna siz yardımcı olacaksınız. Kendini bildikten sonra diğer insanları bilmek gerekir, çevresini bilmek gerekir, iyi anlamak gerekir. Kendimizi bildik, çevremizi bildik ve tabi ki tarihimizi iyi bilmemiz gerek. Çünkü geleceğe güvenle bakan bir nesil yetiştirmek tarihi iyi öğretmekle mümkün. Tarihi ile gurur duyan, köklü bir medeniyete sahip olduğunu bilincinde olan nesiller geleceğe de daha güvenle bakarlar. Yetiştireceğiniz nesillerin mukaddesi, dokunulmazı olmalı. Hayatta hiçbir değere sahip olmayan insanlar, dokunulmazı olmayan insanlar o topluma hayır getiremezler. Kutsal değerleriniz olacak ve o dokunulmazlar uğruna siz fedakarlık yapabileceksiniz. Böyle nesiller yetiştirmeliyiz. Yoksa hayattaki tek amacı fiziksel arzularını tatmin etmek isteyen, sadece bütün planları daha fazla kazanmak, daha lüksünü almak olan, bunların dışında hiçbir hedefleri olmayan bir nesile sahip olmak bir toplum için nasipsizliktir. Göreceksiniz ki ne kadar kazanırsanız kazanın belli bir noktada tıkanırsınız.
"KENDİNE GÜVENEN NESİLLER YETİŞTİRMELİYİZ"
Diğer önemli bir husus ise kendine güvenen nesiller yetiştirmektir. Yani bugün toplumların yaşadığı en büyük zaaflardan birisi olaylar karşısında bocalayan, paniğe kapılan ve kendine güvenmeyen nesillerin yetişmesi. Bu nedenle kendine güven sahibi, geleceğe yönelik sağlam adımlar atmaya azimli nesiller yetiştirmek çok önemli. Bunda da sizlerin çok değerli katkılar sağlayacağınıza inanıyorum.
HANGİ DEĞERLERE SAHİP OLUNMALI
İlk olarak sizler kendinize inanacaksınız. Sizler kendinize inanmazsanız başkalarını inandıramazsınız. Kendinizi iyi tanıdığınız takdirde ve bu meslekte neler yapmanız gerektiğinizi keşfettiğiniz takdirde daha sağlam adımlar atacaksınız. Diğer taraftan ülkemizin insanına ve ülkemizin geleceğine mutlaka inanmak durumundasınız. Eğer böyle bir inancınız yoksa o zaman meleğinizde başarılı olamazsınız. Biz büyük bir ülkeyiz. Anadolu topraklarına ayak basalı bin yıllık bir süreç geçmiş ve bu süreç içerisinde Anadolu'da yaşayan insanlar herkese örnek olmuş, dünyaya medeniyet götürmüş medeniyetler kurmuşlar, ancak son iki yüz yılda bocalama dönemine girmişiz. Ama bu ülke artık yeniden kendini keşfediyor. Ne kadar büyük bir güç olabileceğimizi, dünyada nereye geleceğimizi biz yeniden keşfediyoruz. Yeter ki biz kendimize inanalım, ülkemize inanalım. Türkiye'nin değerlerini, toplumuzun değerlerini diğer ülkelere de götürebilmek, diğer toplumlara da yardımcı olabilmek, merhamet, şefkat duygularımızla dünyanın mazlum milletlerine de yardımcı olabilmek için bu inancı taşımak durumundayız. Bu inancı taşımazsak o zaman başkalarının çizdiği yoldan yürümek zorunda kalırız.
"GÖZLERİNİZDEKİ IŞIĞI ÖĞRENCİLERE YANSITIN"
Toplumun değerleriyle barışık olmak ve onlara saygı duymak diğer bir değerimiz olmalı. Nereye giderseniz gidin içinde görev yapacağınız toplumun değerlerini çok iyi anlamaya çalışın. Önyargı ile yaklaşmayın. Bir toplumda varlığınızı hissettirmek istiyorsanız ilk önce o toplumun değerlerinin ne olduğunu iyi anlayacaksınız, onlara saygı duymayı öğreneceksiniz. Yoksa benim dediklerim doğru sizin dedikleriniz yanlış algısı ile giderseniz toplumla irtibatınız kopar. Diğer bir özellik şefkat, merhamet, insan sevgisi. Öğretmenlik mesleği zaten bu hasletlere salip olmayı gerektirir. Çabuk kızmamak, sabır göstermek gerekir. O nedenle bu duygular içerisinde olmaya daima özen gösterin. Dördüncü özellik mutlu olmak, pozitif düşünmek, umut aşılamak. Siz mutlu olmazsanız çocuklara umut veremezsiniz. Onlara geleceğe ilişkin hayaller çizdiremezsiniz. Sabah derse girerken yüzüsolmuş, kızgın ifadelerle giren bir öğretmen, öğrencilerindemotivasyon sağlayamaz. Sizin gözlerinizde hep ışıltı olacak. Özel hayatınızda mutsuz olsanız bile gözlerinizde derse girdiğinizde ışık olacak. Her zaman pozitif düşünmek, gözlerinizdeki o umudu her zaman öğrencinize yansıtmak durumundasınız.
"ÖĞRETMENLİK FEDAKARLIK MESLEĞİDİR"
Beşinci özellik erdem sahibi olmak, davranışlarıyla örnek oluşturmaktır. İnsanlar tabi ki kişiliklerini belli bir yaşta elde edilen alışkanlıklar sonucu kazanıyor. Çocuklarımızın bazı alışkanlıklar kazanması ve o alışkanlıklar sayesinde tavırlarının belirlenmesinde sizin hayatınız, onların gözü önünde yaptığınız hareketler çok etkili olacaktır. Bu nedenle özel hayatınıza mutlaka dikkat edin. Sizin olumsuz bir davranışınız çocuklar üzerinde etkili olacaktır. Kötü alışkanlıklar bunun en bariz ölçeği. Diğer önemli bir özellik fedakarlıktır. Öğretmenlik zaten fedakarlık mesleğidir. Çok kazanmaz ama manevi tatmini hiçbir meslekte yoktur. Ama o manevi kazanımı elde edebilmeniz için de çok ciddi fedakarlıklar yapmanız gerekir. Sabahtan akşama kadar öğrencilerle meşgul olmak, hepsinin duygularını anlamaya çalışmak, onlara bir şeyler öğretmeye çalışmak çok yorucu olabilir. Yani bu masa başında oturup çalışmaya benzemez. Ciddi bir emek sarf edeceksiniz ve bunun için de fedakarlığa hazır olun, yorulmaya hazır olun ama mutlu olmaya da hazır olun. Mesleğe başlarken şu söz kulağınıza küpe olsun: "Biterek ölmek güzel şey, başlamadan ölmek korkunç" Mesleğinize öyle bir başlayın ki, güneş gibi başlayın ki, başkalarına ışık vererek tükenin ama ışık vererek tükenin. Mesleğin başlangıcında bir idealiniz yoksa ölmüşsünüz demektir. Ben hepinizi böyle kutsal böyle güzel bir göreve başlamanızdan dolayı tebrik ediyorum. Hepinize başarılar diliyorum, hayat hepinize güzellik, mutluluk getirsin ve yüzünüz daima gülsün."
Yapılan konuşmaların ardından öğretmen adaylarına çeşitli konularda bilgiler verilerek toplantıya devam edildi.
